https://www.gidahatti.com/gida-firmalar-icin-abdye-ihracatta-uyum-donemi-42100/
Gıda firmaları için ABD’ye ihracatta uyum dönemi
Gıdahatti.com 7 Ekim 2018
ABD’de 2015 yılında büyük ölçüde yürürlüğe girecek olan Gıda Güvenliği Kanunu ile bu ülkeye ihraç edilecek gıdanın sağlıklı olması kadar sunumunun da önemli hale geldiği bildirildi.
ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), gıda kaynaklı yaşanan hastalıkların ve ölümlerin azalması amacıyla 2015 yılında Gıda Güvenliği Kanunu’nu tam anlamıyla uygulamaya geçirmeye hazırlanıyor. Gıda Güvenliği Modernizasyon Kanunu (Food Safety Modernization Act, FSMA) ABD pazarına ihracatı daha da zorlaştırıcı hükümler içeriyor.
Yeni kanunun Türkiye’den ABD’ye ihracat yapan gıda firmalarını nasıl etkileyeceği sorusuna, Acıbadem Üniversitesi’nde yanıt arandı. Acıbadem Labvital Gıda Kontrol Laboratuvarı’nın ana sponsorluğu ve EximLab işbirliği ile Acıbadem Üniversitesi Kerem Aydınlar Kampüsü’nde gerçekleştirilen “Exploring Opportunities in Increasing Turkish-US Bilateral Food And Agricultural Trade” Organizasyonu’nda yeni düzenlemeler ve uygulamalar ele alındı.
ABD’nin Türkiye Tarım Ataşesi Jess Paulson’ın da konuşmacı olarak katıldığı, ABD’nin en büyük iş hacmine sahip gıda ithalatçısı Vintage Food, Tamek, Ülker, Kurukahveci Mehmet Efendi ve Kuveyt Türk Bankası gibi büyük firmaların sponsor olduğu toplantıda; başta ABD olmak üzere Kuzey Amerika ülkelerine gıda ve tarımsal ürün ihracat ve ihracatını başarıyla gerçekleştiren firmalar deneyimlerini paylaştı.
Toplantının konuşmacılarından FDA Eski Direktörlerinden Dr. Mitchell Cheeseman, Türkiye’nin yeni dönemde gıda konusunda uluslararası standartlara uygun çalışabilmesi için, koşulların ve alt yapının uygun olduğuna inancının tam olduğunu söyledi. Cheeseman, “Yeni kanunda FDA’in önermiş olduğu düzenlemeler esas alınmalıdır. Gıda üreticisi firmaların yapması gereken, kanunları detaylarıyla inceleyip buna uygun şekilde üretim yapmak olmalı. FDA’in geçmişte diğer ülkelerle ilişkileri dikkate alındığında Türkiye’den ithal edilen ürünlerle ile çok ciddi bir sorun olmadığını söyleyebilirim.” diye konuştu.
Türkiye’de gıda güvenliği konusunda son yıllarda yapılan çalışmalarla hayli mesafe kat edildiğini belirten Cheeseman, “Yeni dönemde de uyum sağlanabileceğine inanıyorum. FDA düzenlemelerine göre çalışılması ve işbirliği yapılması en doğru yöntem olacaktır.” dedi.
Acıbadem Labvital Gıda Kontrol Laboratuvarı İş Geliştirme Danışmanı ve Yıldız Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zeki Durak da, yeni kanunun Türkiye’den ABD’ye gıda ihracatı yapan tüm firmaları etkileyeceğini, firmaların ihracata devam edebilmesi için yeni standartlara uyması gerekeceğini kaydetti. Durak, “Burada en çok dikkat edilmesi gereken konu, ürünlerin Türkiye’de FDA’in aradığı standartlarda üretilmiş olması. Daha önce, ürünler ABD’de analiz ediliyor, gıdanın düzenlemelere uygun olup olmadığı tespit ediliyordu. Ancak bundan sonraki süreçte, bu sorumluluk ihracatçıya devredilecek. Yeni kanunun getirdiği bir değişiklik ise FDA’in gıda ithal ettiği ülkelerde denetim yapma yoluna gitmesi. Kendi bünyelerinde oluşturdukları denetleme birimleri, örneğin Türkiye’ye gelerek ürünlerini ithal ettikleri firmaların üretim koşullarını gözleyecek ve denetleyebilecek. Bu da bir gıda üretirken tüm ara aşamalarda koşulların ‘gıda güvenliği süreçlerine uygun’, yani insan sağlığı ve çevre koruma odaklı olarak yürütülmesi anlamına geliyor.” diye konuştu.
2011 yılında onaylanan kanunun kademeli olarak uygulamaya alındığını, 2015 yılı içinde de adaptasyon sürecinin başlayacağını belirten Durak, “Bu süreçte Türkiye’den ve tüm dünyadan Kuzey Amerika’ya ürün satmak isteyen firmaların bu standartları sağlaması gerekecek. Çünkü Amerika’da yılda 48 milyon Amerikalı, bir başka deyişle her 6 Amerikalıdan biri gıda kaynaklı nedenlerle hastalanıyor. 3 bin Amerikalı da her yıl hayatını kaybediyor. ABD bu yeni kanunla gıda ürünlerini her aşamada izlenebilir ve tam güvenilir şekilde satın almak istiyor.” dedi.
Amerika pazarının çok büyük bir pazar olduğunu, Türk firmaları tarafından bu pazarın uzun yıllar ihmal edildiğini vurgulayan Durak, Kuzey Amerika pazarında Türk firmalarının payının İtalyan ve Yunan firmalara kıyasla çok daha geri planda olduğunu söyledi. Chobani yoğurt örneğini vererek, Chobani Gıda’nın kurucusu Hamdi Ulukaya’nın Türk firmaları için güzel bir örnek ve başarı hikayesi olduğunu belirten Durak, sözlerine şöyle devam etti:
“Amerika’ya İngilizce öğrenmek için giden Hamdi Ulukaya, burada kurduğu Chobani markası ile ABD’de 5.5 milyar dolarlık yoğurt piyasasının yaklaşık yüzde 15’ini kontrol ediyor. Chobani markası, kurulduğunun üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen Yunan tipi yoğurt marketinin ABD’deki en çok tercih edilen markası olmayı başardı. Ulukaya’nın başarısının arkasında ABD pazarını iyi analiz etmesi ve hazırlıklarını doğru bir şekilde yapmasının büyük katkısı var. Hedefimiz Chobani gibi firmalarımızın sayısının ABD pazarında artmasına destek olmaktır. ABD’ye ihracatın korkulacak bir tarafı yok. Sadece pazara doğru bir şekilde hazırlık yapılarak, ABD ihracatımız ciddi boyutlara ulaşabilir.”
Türk – Amerikan İş Konseyi Başkanı Beşir Kemal Ustaoğlu da, dev ABD pazarına girebilmek için FDA’in kurallarına uymanın yanı sıra markalaşmanın büyük önem taşıdığına dikkat çekti. ‘Turquality’ markasının devlet politikası olması gerektiğini belirten Ustaoğlu, “ABD pazarının büyüklüğüne ve Türkiye’nin avantajlarına baktığımızda mevcut ticaret hacminin çok küçük olduğunu görüyoruz. Çabalarımız, karşılıklı olarak yatırımcıların önünü açmak.” dedi.
Acıbadem Labvital Gıda Kontrol Laboratuvarı Mesul Müdürü ve Veteriner Hekim Işıl Selmin Ünsal da, yeni kanun ile ihracat yapmak isteyen firmaların ürünlerinin güvenilir ve uluslararası standartta üretilmiş olmasının önemine dikkat çekti. Ünsal, “Bu standartları sağlamış firmaların ürünleri yurt dışı pazarlarında yer bulacak. Gıdanın sağlıklı olması, ödün verilmeyecek bir konu. Bunun yanı sıra yeni dönemde sağlıklı gıda kadar sunum da çok önem kazanacak. Gönderilecek ülkelerdeki kurallara uygun olarak üretilmiş, etiketlenmiş, ambalajlanmış ve sunuma hazırlanmış olması gerekiyor.” diye konuştu.
Acıbadem Labvital Gıda Kontrol Laboratuvarı olarak firmalara hangi gıdada hangi analizlerin yapılması gerektiğinden, ambalajların koşulları, etiketlerin hazırlanması, sağlık beyanları hatta günlük tüketim miktarları konularına ilişkin düzenlemeleri izleyerek doğru bir şekilde uyguladıklarını belirten Ünsal, “Bütün bu bilgileri içerdiği takdirde herhangi bir gıda ürününün Kuzey Amerika ülkelerine ihraç edilmeme ihtimali yok. Bugüne kadar işbirliği yaptığımız firmaların tamamının ürünleri başarıyla ve büyük siparişlerle ABD’ye ihraç edildi.” ifadelerini kullandı.
Gıdahattı.com/07.11.2014